Ders 5: Düşük-Kaynaklı Ortamlarda Erken Doğanların Besin Yönetimi

5.1 Giriş ve genel prensipler

Gelişmekte olan ülkelerde 28 hafta dolmadan önce doğan bebeklerin %90'dan fazlası yaşamını yitirirken, gelir düzeyi yüksek ülkelerde bu bebeklerin %90'dan fazlası yaşamını sürdürmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 2012 yılında yayınlanan "Born Too Soon” başlıklı küresel eylem raporunda erken doğum konusunda bir toplum sağlığı yaklaşımı özetlenmektedir (WHO et al. 2012). 2000 yılında tanıtılan Millenyum Kalkınma Hedefleri (MDG) 189 üye devlet tarafından oluşturulmuştur. MDG 4 ve MDG 5 2015 yılının sonuna kadar anne ve bebek ölümlerinde drastik düşüş çağrısında bulunmaktadır. MDG'ler ile erken doğumların önlenmesi ve bakımı arasındaki bağlantı Şekil 6'da özetlenmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde erken doğum morbidite ve mortaliteyle mücadele etmek için atılacak ilk adım doğum kontrol ve annedeki kötü beslenmenin tedavisi gibi hamile kalmadan önce doğum öncesi bakımda yapılacak iyileştirmelere odaklanmaktır. Perinatal dönemde erken doğum durumunda doğum öncesi steroid kullanımı ve prematür membran yırtılması olan annelerde veya sepsis riski taşıyan erken doğan bebeklerde antibiyotik kullanımı gibi uygun maliyetli girişimlerde bulunmak da morbidite ve mortaliteyi azaltacaktır. Kanguru anne bakımının öğretilmesinin yanı sıra emzirmenin teşvik edilmesi ve desteklenmesi kritik önem taşımaktadır.


Figure 6. How the Millennium Development Goals link to prevention and care of preterm births.

Şekil 6. Milenyum Kalkınma Hedefleri'nin erken doğan bebeklerin önlenmesi ve bakımıyla ilgisi
Kaynak: WHO et al. 2012

Erken doğan bebeklerde beslenme yönetimi aslında dölyatağında başlar. Annenin kötü beslenmesinin önüne geçmek için düşük gelirli ülkelerde yapılacak olan girişimlere hamile kalınmadan önce başlanmalıdır. Bu girişim programları üreme çağındaki kadınlarda kötü beslenme tanısı koymayı ve tedavi etmeyi amaçlar. Düşük kaynaklı ülkelerde yaşayan kadınlarda birçok mikro besin (vitaminler ve mineraller) eksiktir ve hamilelik sırasındaki besin eksiklikleri yenidoğanda birçok advers sonuçla bağlantılıdır. Annenin kötü beslenmesinin sonuçları olarak düşük doğum kilosu, konjenital bozukluklar, kretinizm, hatta erişkinlikte ortaya çıkan kronik hastalıklar tanımlanmıştır  (Murguia-Peniche & Kirsten 2014).

Erken doğumda doğum öncesi kortikosteroid kullanımı orta ve yüksek gelir düzeyindeki ülkelerdeki birçok hastanede rutin bir uygulamadır. 21 adet randomize çalışmayı kapsayan (3885 kadın ve 4269 bebek) bir Cochrane incelemesinde doğum öncesi kortikosteroidlerin kullanımı yenidoğan ölümünde %31 oranında bir azalmaya neden olmuştur (Roberts & Dalziel 2006).  Bu sonuçlara dayanarak, DSÖ ve diğer uluslararası ajanslar düşük kaynaklı ortamlarda erken doğum riski taşıyan kadınlarda doğum öncesinde kortikosteroid kullanımını teşvik eden raporlar hazırlamıştır (WHO et al. 2012). Düşük gelir düzeyindeki ülkelerde yaşayan kadınların sadece % 5-10'u bu tür tedavi almaktadır (Murguia-Peniche & Kirsten 2014). Buna karşın, Althabe ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada (Althabe et al. 2015) düşük kaynaklı ülkelerde doğum öncesi kortikosteroid tedavisinin DSÖ tarafından planlandığı şekilde artırılmasının aslında zarar verici bir durum olabileceği ortaya konmuştur. Altı düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkede yaklaşık 100 000 hamile kadını kapsayan uluslararası bir küme randomize çalışması olan çalışmada kortikosteroid tedavisi girişim grubunda toplam yenidoğan mortalitesinde %12 artış, perinatal mortalitede %11 artış ve şüphe edilen maternal enfeksiyon riskinde %45 artış bildirilmiştir. Erken doğan veya küçük bebeklerin sağkalımı üzerinde etki olmamıştır. Çalışma araştırmacıları raporlarını düşük kaynaklı ülkelerde doğum öncesi kortikosteroid tedavisinin düzenlenmesi konusunda uyarılarda bulunarak sonlandırmıştır  (Althabe et al. 2015). 

Yenidoğan döneminde düşük kaynaklı ülkelerde uygulanan önemli bir girişim de geciktirilmiş göbek kordunu klempleme (DCC) uygulamasıdır. Ünite 2 Ders 7' de ele alındığı gibi DCC 'nin plasental transfüzyonu artırdığı ve sonuç olarak doğumda yenidoğan kan hacmini %30 oranında artırdığı gösterilmiştir (Garofalo & Abenhaim 2012). Erken doğan bebeklerde yapılan yakın tarihli bir meta-analizde DCC 'nin transfüzyona duyulan gereği ve intraventriküler hemoraj ve NEK riskini azalttığı gösterilmiştir. Bu nedenle, düşük kaynaklı ortamlarda DCC kan bankaları ve güvenli transfüzyon uygulamalarının bulunmadığı durumlarda önemli bir araç haline gelmektedir  (Murguia-Peniche & Kirsten 2014). 

Erken doğan bebeklerin özellikle ÇDDK ve ADDK bebeklerin tedavisi dünyanın her yerinde halen zor bir durumdur. Ancak, düşük kaynaklı ülkelerde bu zorluk daha da ürkütücü olabilir. Bu düşük gelirli ortamlarda çözüm, inovasyon olabilir, bu dersin bir sonraki aşamasında Güney Afrika'da Cape Town' Stellenbosch Üniversitesi Tygerberg Çocuk Hastanesi'nde sosyoekonomik durumu çok düşük topluluklarla ilgilenen bir grubun yenilikçi yaklaşımı anlatılacaktır. 


Professor Gert Kirsten, Head Neonatal Division in Tygerberg Children's Hospital and a preterm infant in the Neonatal ward.

Tyerberg Çocuk Hastanesi Yenidoğan Bölümü Başkanı Profesör Gert Kirsten ve Yenidoğan koğuşunda erken doğan bir bebek
Kaynak:
Gert Kirsten'in izniyle basılmıştır

Dersin 100 % tamamladınız
100%